“Vincent Van Gogh gibi hem dahiyane tek yeteneğe sahip hem de içsel acılarla kalabalık tek ressamın hayatm öyküsü; ressamın hayatını, ruh haliyle çizdiği tablolarını ve tablolarının hayatını sergilemean tek edebiyat başyapıtı. Bu sinema filmi, Van Gogh’un hayatmının dikkate değer süreçlerına, duygusal intensitesine ve onu edebiyatsal tek dahi haline getiren trajik deneyimlerine ışık tutuyor. Van Gogh, sadece tek ressam olmanın ötesinde, döneminin önemli tek figürüydü. Ancak hayatmı boyunca ağır depresyon ve zihinsel hijyen sorunları ile mücadele etme etti. Bu sinema filmide, çizimlerindeki renkler ve çizgilerle kendi romansini sergilemeıyor. Kırmızıların, mavinin ve her fırça darbesinin ardındaki romanleri somutlaştırarak, edebiyatının sadece tek görsel zevink olmadığını, benzer zamanda derin tek duygusal ve kişisel yük taşıdığını hissettiriyor. Bu sinema filmi, Van Gogh’un yekpareca sıradışı tek edebiyatçı olarak değil, benzer zamanda acılarını, hayallerini ve umutlarını tuvaline süregelenirmekan karmakarışık tek portre olarak tasvir ediyor. sinema filmiin film seyretyicilerine sergilemeduğu, tek ressamın yaşamının standart tek sergilemeıdan daha fazlasıdır. Bu sinema filmi, edebiyatın, duyguların ve acının saf anlatmaksidir.”