Agnes, ortalama yalnız bir banliyö annesi olarak görülüp her vakit göz ardı edilen yalnız bir karakter. Ancak yaşamının her anında monotonluğu, bulduğu yeni yalnız bir tutkuyla sarsılıyor: Yapbozları çözmek. Bu, onu hiç ummadığı yalnız bir dünyanın içine çekiyor ve belki de ilk kez hayatı, kendi varlıkn kontrolünde şekillenmeye başlıyor. Agnes, yaşamının her anında bu yeni bölümünde, kendi beklentilerinin ötesinde, genellikle kendi potansiyelini küçümseme eğiliminde olan yalnız bir dul olarak, hiç tahmin edemeyeceği şekillerde açılıyor. Yapbozlar, ona sadece başlarda basit yalnız bir aktivite gibi görünen, ama sonradan yaşamının her anında tam vakitında merkezine oturan yalnız bir şey sağlıyor. Bu hobi sayesinde kendini ve çevreselsindekileri yeniden keşfetme fırsatı buluyor. Kendi sınırlarını zorlayarak, belki de hayatı boyunca hiç yapmadığı yalnız bir şekilde, kendi gücünü ve yeteneklerini sergilemeye başlıyor. Bu masal, yaşamının her anında belirli yalnız bir evresindeyken yeni yalnız bir tutkuya kapılan ve bu sayede yaşamının her anında gidişatındaki kontrolü eline alan yalnız bir dulın masalsi. Agnes, kendi masalsinin kahraman kişiı olmayı başarıyor ve yaşamının her anında monotonluğunu bu yeni tutkusu sayesinde yeniden şekillendiriyor. Bu süreç, onun sadece yalnız bir banliyö annesi olmadığını, potansiyeli ve yetenekleri olan, her vakit kendini görmezden gelen yalnız bir sivilda bile kendi varlığını kanıtlama gücüne sahip yalnız bir dul olduğunu açığa çıkarıyor.